Arama Sonuçları
Boş arama ile 83 sonuç bulundu
- Kekik Yağı Nedir?
Kekik Yağı (Doğal, Katkısız, Aromatik Uçucu Bitkisel Yağ) Kekik bitkisinin çiçek ve yapraklarının su buharı distilasyonu yöntemiyle damıtılmasıyla elde edilen uçucu aromatik yağa, kekik yağı denir. Ürünün İşlenen Kısmı: Yaprakları Ürünün Botanik İsmi: Origanum Onites Üretim Metodu: Su Buharı Distilasyonu (Distillation) Nihai Ürün Tanımı: Doğal Uçucu Bitkisel Kekik Yağı Renk ve Koku Tanımı: Açık kırmızı renkli, kıvamı ince , Deriye nufus ettirilerek koklandığında yoğun Kekik kokusu verir. Raf Ömrü: 3 Yıl Cas No: 8007-11-2 EINECS/ELINCS No 616-905-4 Doğal Bileşenleri: Calvacroll Yağ Oranı: Kekik yaprakları %1-4 kekik yağı içerir. Menşei: Türkiye Ambalaj Şekli: 1,5,18,200 Litre Metal Varil Tüketim Şekli: Haricen kullanılır. İçilmez. Kekik Yağının Faydaları Nelerdir? Kekik yağı kozmetik sanayinde kullanılır. El ayak ve saç derisinde oluşan mantarların giderilmesine yardımcıdır. Yemek ve salatalara eser miktarda sos olarak eklenebilir. Kekik Yağının Yan Etkileri Nelerdir? Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Saf olarak içilmez. Kekik Yağı Nasıl Kullanılır? Göz temasından kaçınınız gerekli bölgeye taşıyıcı bir yağ ile incelterek uygulayabilrsiniz.. KEKİK YAĞI ÜRETİMİ Kaliteli Kekik yağı; Kurutulmuş Kekik yapraklarından buhar distilasyonu methoduyla üretilerek, iyi muhafaza edilmiş ve hiçbir katkı yapılmamış doğal bitkisel uçucu yağ olandır. Naturalis Olea yerli Kekikndan Kekik uçucu yağı üretimi yapmaktadır. Orjinal Katkısız Kekik Yağı Nasıl Olur? Açık kırmızı renklidir. İnce kıvamlıdır. Yoğun Kekik kokusu ihtiva eder. Bileşenlerinde en az %70 kalvakrol ihtiva eder. KEKİK YAĞI ANALİZİ Naturalis OLEA Kekik Yağı Analizini indirmek için pdf dökümana tıklayabilirsiniz. Naturalis OLEA Kekik Yağı satın almak için aşağıdaki butona tıklayabilirsiniz.
- Ardıç Yağı Nedir?
Ardıç Yağı (Doğal, Katkısız, Aromatik Uçucu Bitkisel Yağ) Ardıç meyve ve tohumlarının su buharı distilasyonu yöntemiyle işlenerek elde edilen uçucu yağına Ardıç Yağı denir. Ürünün İşlenen Kısmı: Tohumları ve Meyvesi Ürünün Botanik İsmi: Juniperus communis Üretim Metodu: Su Buharı Distilasyonu Nihai Ürün Tanımı: Doğal Uçucu Bitkisel Ardıç Yağı Renk ve Koku Tanımı: Çok açık Sarı renkli ve ferah mentolümsü koku. Raf Ömrü: 3 Yıl Cas No: 8002-68-4 EINECS/ELINCS No: 283-268-3 Doğal Bileşenleri: Sedrol Yağ Oranı: Ardıç tohumlarında ortalama %2-5 Uçucu Ardıç yağı içerir. Menşei: Türkiye Ambalaj Şekli: 1,5,18,200 Litre Metal Varil Tüketim Şekli: Kozmetik amaçlı haricen tüketilir. Ardıç Yağı Faydaları Nelerdir? Saç v cilt problemlerinin giderilmesine yardımcıdır. Saç derisi problemlerinin giderilmesine yardımcıdır. Ten rengi açmaya yardımcı olarak tüketilir. Ardıç Yağının Yan Etkileri Nelerdir? Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.Kesinlikle içilmez. Ardıç Yağı Nasıl Kullanılır? Haricen gerekli bölgeye masaj olarak uygulanır. ARDIÇ YAĞI ÜRETİMİ Kaliteli Ardıç yağı; Ardıç tohum ve meyvesinden buhar distilasyonu yöntemiyle üretilerek, iyi muhafaza edilmiş ve hiçbir katkı yapılmamış doğal bitkisel aromatik yağ olandır. Naturalis Olea yerli Ardıç tohumlarından Ardıç yağı üretimi yapmaktadır. Orjinal Katkısız Ardıç Yağı Nasıl Olur? Çok açık sarı renklidir. Mentolümsü ferah kokusu vardır. Naturalis OLEA Ardıç Yağını aşağıdaki butondan satın alabilirsiniz.
- Portakal Kabuğu Yağı Nedir?
Portakal Yağı (Doğal, Katkısız, Aromatik Uçucu Bitkisel Yağ) Portakal meyvesinin kurutulmuş kabuklarından soğuk sıkım methoduyla veya yaş kabuklarından buhar distilasyonu methoduyla elde edilen uçucu yağa portakal kabuğu yağı denir. Ürünün İşlenen Kısmı: Kabukları Ürünün Botanik İsmi: Citrus sinensis Üretim Metodu: Su Buharı Distilasyonu (Distillation) & Soğuk Sıkım Nihai Ürün Tanımı: Doğal Uçucu Portakal Yağı Renk ve Koku Tanımı: Açık sarı renkli, kıvamı ince , Deriye nufus ettirilerek koklandığında yoğun Portakal kokusu verir. Raf Ömrü: 3 Yıl Cas No: 8008-57-9 EINECS/ELINCS No: 232-433-8 Doğal Bileşenleri: Oktanal (citral) , Nerol, Sabine Yağ Oranı: Portakal kabukları %1-7 Portakal yağı içerir. Menşei: Türkiye Ambalaj Şekli: 1,5,18,200 Litre Metal Varil Tüketim Şekli: Haricen kullanılır. İçilmez. Portakal Yağının Faydaları Nelerdir? Portakal yağı kozmetik sanayinde kullanılır. Haşere kovucu ve antiseptiktir. Hijyen ve sağlık ürünlerinde kullanılır. Aroma verici olarak kullanılır. Portakal Yağının Yan Etkileri Nelerdir? Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Saf olarak içilmez. Portakal Yağı Nasıl Kullanılır? Göz temasından kaçınınız gerekli bölgeye taşıyıcı bir yağ ile incelterek uygulayabilrsiniz. PORTAKAL YAĞI ÜRETİMİ Kaliteli Portakal yağı; Kurutulmuş Portakal kabuklarının buhar distilasyonu methoduyla üretilerek, iyi muhafaza edilmiş ve hiçbir katkı yapılmamış doğal bitkisel uçucu yağ olandır. Naturalis Olea yerli Portakaldan Portakal uçucu yağı üretimi yapmaktadır. Portakal yağı aynı zamanda Portakal kabuklarının soğuk presslenmesi ilede elde edilmektedir. Orjinal Katkısız Portakal Yağı Nasıl Olur? Açık sarırenklidir. İnce kıvamlıdır. Yoğun Portakal kokusu ihtiva eder. Bileşenlerinde en az %7 citral %5 sabine içerir PORTAKAL YAĞI ANALİZİ Naturalis OLEA Portakal Yağı Analiz raporu indirmek için pdf dökümana tıklayabilirsiniz. Naturalis OLEA Portakal Yağını satın almak için aşağıdaki butona tılayarak güvenle satın alabilirsiniz.
- Limon Kabuğu Yağı Nedir?
Limon Yağı (Doğal, Katkısız, Aromatik Uçucu Bitkisel Yağ) Limon meyvesinin kurutulmuş kabuklarından soğuk sıkım methoduyla veya yaş kabuklarından buhar distilasyonu methoduyla elde edilen uçucu yağa limon kabuğu yağı denir. Ürünün İşlenen Kısmı: Kabukları Ürünün Botanik İsmi: Citrus limonum Üretim Metodu: Su Buharı Distilasyonu (Distillation) & Soğuk Sıkım Nihai Ürün Tanımı: Doğal Uçucu Limon Yağı Renk ve Koku Tanımı: Açık sarı renkli, kıvamı ince , Deriye nufus ettirilerek koklandığında yoğun Limon kokusu verir. Raf Ömrü: 3 Yıl Cas No: 8008-56-8 EINECS/ELINCS No 284-515-8 Doğal Bileşenleri: Limonene Yağ Oranı: Limon kabukları %1-7 Limon yağı içerir. Menşei: Türkiye Ambalaj Şekli: 1,5,18,200 Litre Metal Varil Tüketim Şekli: Haricen kullanılır. İçilmez. Limon Yağının Faydaları Nelerdir? Limon yağı kozmetik sanayinde kullanılır. Saç ve cilt bakımında etkili bir yağdır. Haşere kovucu ve antiseptiktir. Hijyen ve sağlık ürünlerinde kullanılır. Aroma verici olarak kullanılır. Limon Yağının Yan Etkileri Nelerdir? Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur. Saf olarak içilmez. Limon Yağı Nasıl Kullanılır? Göz temasından kaçınınız gerekli bölgeye taşıyıcı bir yağ ile incelterek uygulayabilrsiniz. LİMON YAĞI ÜRETİMİ Kaliteli Limon yağı; Kurutulmuş Limon kabuklarının buhar distilasyonu methoduyla üretilerek, iyi muhafaza edilmiş ve hiçbir katkı yapılmamış doğal bitkisel uçucu yağ olandır. Naturalis Olea yerli Limondan Limon uçucu yağı üretimi yapmaktadır. Limon yağı aynı zamanda limon kabuklarının soğuk presslenmesi ilede elde edilmektedir. Orjinal Katkısız Limon Yağı Nasıl Olur? Açık sarırenklidir. İnce kıvamlıdır. Yoğun Limon kokusu ihtiva eder. Bileşenlerinde en az %70 Limonene ihtiva eder. LİMON YAĞI ANALİZİ Naturalis OLEA Limon Yağı analiz belgesini indirmek için pdf dökümanına tıklayınız. Naturalis OLEA Limon Kabuğu Yağını online satın alabilirsiniz.
- Ham Bitkisel Yağların İşlenmesi (Yemeklik Yağ Üretim Aşamaları)
Rafinasyon Ham yağlarda bulunan tüketime engel olan safsızlıkların, yağın trigliserit yapısını bozmadan ve antioksidan görevi yapan E vitaminin sentezlendiği öncü moleküller olan doğal tekoferollere zarar vermeden, uzaklaştırılma işlemine rafinasyon denir. Rafinasyon Aşamaları Fosfolipidlerin giderilmesi (Degumming) Rafinasyonda yapılan ilk işlemdir. Prensipte ham yağın hidratlanmasını kapsar. Fosfolipidler, proteinler ve gumlar; anjidrat (susuz)yapıları nedeniyle ham yağda çözülürler. Fakat hidratlandıkları zaman çözünürlükleri kaybolur. Hidratlanabilen fosfolipitler yağdan uzaklaştırılırlar. Hidratlanmayan fosfolipitler ise asitle muamele ile uzaklaştırılı Asitlik giderme (Nötralizasyon) Yağın hammaddesi olan çekirdeklerin gerek olgunlaşma dönemlerinde gerekse ham yağ üretim aşamalarında çeşitli etkenlere bağlı olarak serbest yağ asidi içerikleri yükselmektedir. Yağların insan kullanımına uygun hale gelmesi için serbest yağ asitlerinin uzaklaştırılması gerekmektedir. Sitlik giderme işleminde yaygın olarak kullanılan yöntem serbest yağ asitlerinin sodyum hidroksit ila sabunlaştırılarak oluşan sodyum sabunlarının soapstukla birlikte uzaklaştırılmasıdır. Notrolizasyon işlemi sürekli veya kesikli çalışan sistemlerde yapılabilir. Nadir bitkisel yağ rafinasyon tesislerinde diğer basamaklarda olduğu gibi notrolizasyonda da sürekli sistemler gerçekleştirilir. Notrolizasyon işleminde bir ısı değiştirici vasıtasıyla değiştirilen yağ mikserler vasıtasıyla gerekli miktarda (stokiyometrik oranda) alkali ile karıştırılmakta ve oluşan soapstok notr yağdan yüksek devirli santrifüj seperatörler yardımı ile ayrılmaktadır. Nötryağın bünyesin de kalan sabun ise ikinci bir seperatörde suyla yıkama yoluyla yağdan uzaklaştırılır. Renk açma (Ağartma) Yağların renkleri içerdikleri ve kendilerine özgü renk veren lipokromlardan kaynaklanmaktadır. Bitkisel kaynaklı yağlarda bulunan en yaygın doğal renk maddeleri alfa ve beta karoten, ksatofil ve klorofildir. Ancak uygun olmayan sıcaklık, nem ve oksijen gibi şartlar altında depolanan ve düşük kaliteli hammaddelerden elde edilen yağlar doğal renk maddeleri yanında oksidatif tepkimeler sonucu oluşan ve yağa koyu renk veren bileşenleri de içerirler. Bu tür yağların ağartılması da daha zordur. Günümüzde yağların renklerinin açılmasında uygulanan en yaygın yöntem, yaüdaki renk verici pigmentlerin, kalan fosfolipidlerin, oksidasyon ürünlerinin, iz metallerin, sabun kalıntılarının adsorbanlara tutulup daha sonra adsorbanların filitrasyon yardımı ile yağdan uzaklaştırılmasıdır. Bu metoda adsorban olarak yüzey aktivasyonu yüksek ağartma toprakları kullanılmaktadır. Ağartma işlemi yüksek sıcaklıklarda (95-110) yapıldığı için yağı oksidasyondan korumak amacıyla vakum altında yani oksijensiz bir ortamda gerçekleştirilir. Son olarak ağartma işlemi yağların tad stabilizesini (kararlılığını) arttırıcı bir etkiye de sahiptir. Mumsu maddelerin uzaklaştırılması ( Kışlandırma-Vinterizasyon) Safsızlıklar degumming, nötrolizasyon, dewaksing ve ağartma işlemleri ile uzaklaştırıldan sonra bazı yağlar yağı matlaştıran, görünüşündeki albeniyi azaltan ve düşük sıcaklıklarda çökme eğiliminde olan bileşenler içerirler. Bu bileşenleri yağın cinsine bağlı olarak özellikle ay çiçek, mısır, pamuk, pirinç ve zeytinyağı gibi yağlarda wakslar ( uzun zincirli yağ alkolleri), stearinler ve erime noktası yüksek olan doymuş gliseridlerden oluşurlar. Vinterizasyon kademeli olarak soğutulan ve düşük sıcaklıklarda yavaş bir karıştırma eşliğinde bekletilen yağda oluşan kristallerin süzülerek uzaklaştırılması işlemidir. Vinterizasyonda kristalleşmeyi başlatmak süzmeyi iyileştirme için vinterize toprağı “perlit” kullanılmakta ve süzme işlemi ile yağdan ayrılmaktadır. Ayçiçeği, mısır, pamuk gibi yağlar oda sıcaklığında çözünmeyen waks molekülleri içerirler. Wakslar y ağda çökerler ve bulanıklığa neden olurlar. Yağın depolama şartlarından bağımsız olarak berrak ve parlak kalmasını sağlamak için muameleden geçirilmesi gerekmektedir. Bu işlemler vinterizasyon işleminden aşağıda ayrıntılı olarak bahsedilecektir. Yağdaki waks miktarı 700 ppm’den fazla olduğu zaman toprak tüketimi ve yağ kaybının fazla oluşundan doyalı waksların süzülerek uzaklaştırıldığı klasik vinterizasyon işleminin maliyeti çok yükselmekte ve wakslar tam olarak alınamamaktadır. Aynı zamanda dewaksing işleminden sonra gerçekleştirilecek vinterizasyonda atık toprak miktarı da belirgin oranda azalmaktadır. Bu sebeplerden dolayı süzme ile vinterizasyondan önce waks miktarını 50-200 ppm’e kadar düşürmek amacıyla santrifüj seperatörler ile yağdan uzaklaştırılır. Dewaksing işlemi hızlandırılmış vinterizasyondur ve işlemde kristal oluşumu %30 – 50 daha kısa sürede tamamlanmaktadır. Oluşan kristaller ise santrifüj seperatörler ile yağdan uzaklaştırılır. Koku giderme (Deodorizasyon) Bu işlemin amacı yağa koku, tat aroma, asitlik ve renk veren maddelerin uzaklaştırılmasıdır. Deodorizasyon işlemi sırasında yağdan uzaklaştırılan maddeler; sabunlaşan maddeler (serbest yağ asitleri, kısmi gliseridler, metilik esterler, mumsu maddeler) sabunlaşmayan maddeler (parafinik hidrokarbonlar, olefinik ve poliolefinik maddeler, steroller, tritrpenik alkoller) ve oksidatif tepkimeler sonucu oluşan ürünler (aldehitler ketonlar, peroksitler) olmak üzere üç grup altında toplanır. Yağa istenmeyen tat ve koku veren maddeler trigliserid molekülündeki yağ asidi zincirlerine zayıf van der Waals kuvvetleri ile bağlıdır. Bu maddeler yüksek sıcaklıklarda düşük buhar basıncına sahiptirler. Bu nedenle yüksek sıcaklık (220-300) ve düşük basınç (1-8mm Hg) altında çalışarak bu maddelerin buhar basınçlarını destile edilebilecekleri basınca yaklaştırmak mümkündür. Ayrıca, yağa direk buhar enjekte ederek buharın sürükleyici etkisi ile bu maddelerin yağdan daha kolay uzaklaştırılmaları mümkün olmaktadır. Buharın yüksek verimle kullanılması, sıcak yağın atmosferik oksidasyondan korunması ve hidroliz sonucu serbest yağ asitlerinin oluşumunun önlenmesi için deodorizasyon işlemi vakum altında gerçekleştirilir. Genellikle deodorizasyon işlemi 220-300 C arasındaki sıcaklıklarda yapılmaktadır. Ancak yüksek sıcaklık doyamamış yağ asitlerini izomerizasyona neden olmakta ve özellikle 240C den yüksek sıcaklıklarda çalışıldığında izomer yapı oluşumu ve doğal antioksidanlar olan tokoferollerin kaybı hızlanmaktadır. Deodorizasyon yalnız bir buharla destilasyon işlemi değildir. İstenmeyen koku ve aroma verici bileşiklerin uzaklaştırılması işine ilave olarak bir takım kimyaal reaksiyonlarda gerçekleşir ki bunlar deodorize yağın stabilizesini (kararlılığını) ve kalitesini etkilemektedir
- Yağ Asitlerinin Adlandırılması
Her bir yağ asidinin trivial adlandırmaya göre genel isimleri vardır. Oleik asit, stearik asit, linolnik, linoleik asit örneklerinde olduğu gibi. Yağ asitleri Cenevre sistemine göre aynı sayıda karbon atomu bulunan hidrokarbonlara göre adlandırılabilir. Bu sistemde hidrokarbonun adındaki son "-e" yerine "-oik" konur. Bu nedenle doymuş yağ asitleri "-anoik" (10 karbonlu doymuş bir yağ asidi; dekanoik asit = kaprik asit veya 18 karbonlu doymuş bir yağ asidi; oktadekanoik asit = stearik asit gibi) ve çift bağlı doymamış yağ asitleri de "-enoik" ile (18 karbonlu, doymamış, bir çift bağlı ve çift bağın yeri zincirde 9. ve 10. karbonlar arasında olan; 9,oktadekaenoik = oleik asit veya 18 karbonlu, 3 çift bağı bulunan ve çift bağların yeri 9-10, 12-13 ve 15-16 arasında olan; 9,12,15 oktadekatrienoik = a -Linolenik asit) sonlanırlar. 9,12,15 oktadekatrienoik yada a -Linolenik asit örneğinde doymamış bağın yerini göstermek için çift bağın başladığı karbon atomunun numarası ve çift bağın sayısını söylemek için de "en" hecesinin başına sayıyı gösteren terim getirilmiştir. Diğer çok sayıda çift bağ içeren doymamış yağ asitlerinde de dien, trien, tetraen, pentaen, hekzaen yada polien (çok sayıda) takıları getirilir.
- Tıbbi Aromatik Uçucu Bitkisel Yağlar
Bitkilerin kök, gövde, yaprak, kabuk ve çiçek kısımlarının; su buharı distilasyonu, süperkritik karbondioksit ekstraksiyonu veya çözücülü ekstraksiyon gibi methodlarla işlenerek; uçucu nitelikde elde edilen organik bileşenlere aromatik uçucu bitkisel yağlar denir. Adaçayı yağı, kekik yağı, defne yaprağı yağı, gül yağı, portakal kabuğu yağı, limon yağı, ardıç yağı, lavanta yağı, zencefil yağı, mandalina kabuğu yağı, papatya yağı, greyfurt kabuğu yağı,karanfil yağı, okaliptus yağı, nane yağı, biberiye yağı, altınotu yağı, çay ağacı yağı, karanfil yağı gibi yağlar uçucu aromatik bitkisel yağlardır. Tıbbi Aromatik Uçucu bitkisel yağların uçuculuk özellikleri, bünyelerindeki karbon sayılarından kaynaklanmaktadır. Bileşenlerinde 10 karbon ve altı miktarda karbon sayısına sahip yağlar uçucu yağ olarak nitelendirildiği gibi oda sıcaklığı ve üzeri sıcaklıklarda sıvı formda ve uçma özelliğine sahiptir. Bu sebeple uçucu yağ veya aromatik yağ olarak isimlendirilirler.
- Lavanta Yetiştiriciliği
Türkiye’de Lavanta Tarımı ve Lavanta Bitkisi hakkında en doğru ve güvenilir bilgilere ulaşabilirsiniz. Ülkemizde Lavanta tohumunun toprakla buluşarak lavanta fidesi üretiminden başlayarak lavanta çiçeklerinin uçucu lavanta yağına dönene dek uygulamaları paylaşıyoruz. TÜRKİYE’DE LAVANTA TARIMI VE LAVANTA YETİŞTİRİCİLİĞİ Lavanta bitkisi, 1 m’ye kadar boylanabilen, yarı çalımsı, çok yıllık bir bitkidir. Lavanta bitkisinin ekonomik olarak kullanılan kısmı çiçekleridir. Bitkinin çiçek ve çiçek saplarından elde edilen uçucu yağ, dünyada ticareti en fazla yapılan 15 uçucu yağdan birisidir. Uçucu yağ bileşenlerinde en fazla linalool ve linalil asetat bulunmaktadır. Uçucu yağ kalitesi bu bileşenlerden linalil asetat oranına göre belirlenmektedir. Lavanta uçucu yağı, en fazla kozmetik ve parfüm sanayinde kullanılmaktadır. Bunun yanında güzel kokusu nedeniyle sabun ve diğer endüstri kollarında, ilaç sanayinde ve ağrı kesici, sakinleştirici, uykusuzluk giderici özellikleriyle de aromaterapide kullanılmaktadır. İdrar arttırıcı ve romatizma ağrılarını dindirici etkisi de vardır. Lavanta çiçekleri sedatif etkisinden dolayı çay şeklinde de kullanılmaktadır. LAVANTANIN İKLİM VE TOPRAK YAPISI Lavanta, toprak yönünden seçici olmayan bir bitkidir. Kireççe zengin, süzek ve pH’sı 5.8-8.3 olan, kuru ve kalkerli topraklarda çok iyi gelişme göstermektedir. Kurağa, sıcağa ve soğuğa oldukça dayanıklıdır. Ancak kışı çok sert geçen bölgelerde bazen soğuk zararı görülmektedir. LAVANTA ÜRETİM VE YETİŞTİRME TEKNİĞİ Lavanta vegetatif ve generatif olarak üretilebilen bir bitkidir. Vegetatif olarak, bitkilerden elde edilen çelikler ve köklü sürgünler kullanılmaktadır. Köklenme ortamı olarak perlit, kum, torf, orman toprağı gibi ortamlar kullanılabilir. Çelikle üretimde köklendirici hormon kullanımı köklenme yüzdesini artırmaktadır. Çelikler bitkilerin kış dinlenmesi döneminde ve bitki uyanmadan önce (Isparta koşullarında Şubat-Mart Nisan ayları) alınmalı ve köklenme ortamına dikilmelidir. Generatif üretim ise tohumla yapılmaktadır. Ancak bazı lavanta türlerinin tohum vermemesi bu tür lavantaların vegetatif üretimini zorunlu kılmaktadır. Tohumla üretimde tohumların direk araziye ekilmesi mümkündür. Ancak lavanta tohumlarının çok küçük olması ve arazi şartlarındaki ilk çıkışta yabancı ot kontrolünün zorluğu fideleme yöntemiyle üretimi avantajlı hale getirmektedir. Fideleme yönteminde tohumlar önce fide yastıklarına ekilir ve fideler elde edilir. Daha sonra elde edilen bu fideler tüplenir ve belirli bir süre sonra araziye aktarılır. LAVANTA TARIMINDA TOPRAK İŞLEME, TOHUM VE FİDE EKİMİ Çok yıllık bir bitki olması nedeniyle bitkiler araziye aktarılmadan önce derin sürüm yapılmalıdır. Tohum ekimi ya da fide dikiminden önce derin işlenmiş toprak diskaro ve tırmık ile düzeltilmelidir. Tohumlar direk araziye ekilecekse tohum yatağının son derece iyi hazırlanması gerekir. Fide dikimi uygun toprak ve iklim koşulları oluştuktan sonra (bölgelere göre mart başı- mayıs sonu arası) yapılır. Fide dikiminden sonra mutlaka can suyu verilmelidir. Lavanta yetiştiriciliğinde 100*40 cm, 120*50 cm sıra arası ve sıra üzeri mesafeler yetiştiricilik için uygundur. Isparta koşullarında dikim mesafesi olarak 3–4 m. sıra arası, 2–3 m. sıra üzeri mesafeler kullanılmaktadır. Sıra arası ve sıra üzeri mesafelerin bu kadar geniş tutulmasındaki amaç araziyi traktörle işleyebilmektir. Bu durum dekara bitki sayısını düşüreceği için dekara çiçek veriminin de önemli ölçüde düşmesine sebep olmaktadır. Lavanta ülkemizde, Intermedia , Sevtapolis ve Angustifolia olmak üzere en fazla üretimi ve dikimi yapılan 3 tür belirgindir. Çiftçizade ve Naturalis Olea olarak Lavandula Angustifolia türü lavanta fidelerinin ekimini çiftçilerimize öneririz. En yüksek kalitede uçucu lavanta yağı verimi olup, global pazarda tercih edilen türdür. LAVANTA SULAMA, GÜBRELEME VE BAKIMI Lavanta Fide dikimi yapıldıktan sonra bitkinin toprakla olan ilişkisini kuvvetlendirmek amacıyla belirli aralıklarla 3–4 defa sulama yapılmalıdır. İleriki yıllarda lavanta bitkisi susuz koşullarda yetiştirilebilirse de sulama yapılması dekara çiçek verimini artırır. Lavanta tarlalarında 2-3 yılda bir ahır gübresi ile yapılacak gübreleme, toprak şartlarını iyileştirmeye yardımcı olacağı için son derece önemlidir. Bunu dışında dekara yılda 8-10 kg N ve 3-5 kg P2O5 verilmesi yeterlidir. Ancak gübreleme toprak analizi sonuçlarına göre yapılmalıdır. İlk iki yıllık süreçte yabancı ot kontrolü amacıyla yapılacak çapalama işlemi dışında önemli bir bakım işlemi yoktur. Ancak bu iki yıllık süreçte yabancı ot kontrolünün titizlikle yapılması bitki gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. İleriki yıllarda bitkinin allelopatik özelliğinden dolayı yabancı otlar baskı altına alınacağı için neredeyse mücadeleye gerek kalmayacaktır. Lavantanın üretimini engelleyecek önemli bir hastalık ve zararlısı yoktur. Yalnız bazı yıllarda bitkinin kök kısımlarına şapkalı mantar ve beyaz kök çürüklüğü, toprak üstü kısımlarına ise Septoria lavandulae ve Ophiobulus brachyascus gibi hastalık etmenleri zarar vermektedir. LAVANTA HASATI VE KURUTMA Lavanta, tür ve çeşitlere, iklim ve toprak koşullarına, rakım ve yöneye göre değişmekle birlikte Temmuz ayı içerisinde tam çiçeklenme devresine ulaşır ve bu dönemde hasat edilir. Bitkinin hasadında testereli ot bıçağı kullanılmaktadır. Son yıllarda benzinli çit biçme makineleri ile de hasat yapılmaktadır. Makineli hasat iş gücü ve zaman tasarrufu sağlamaktadır. Hasat edilen çiçekler ya doğrudan uçucu yağ eldesi için işlemeye alınır ya da gölge bir ortamda kızışma oluşmayacak bir kalınlıkta serilerek kurumaya bırakılır. Kurutulmuş saplı lavanta çiçekleri elle veya farklı yöntemlerle saplarından ayrılır. Çiftçi koşullarında kurutma işlemi açık araziye serme şeklinde yapıldığı için uçucu yağ veriminde bir miktar kayıp yaşanmaktadır. Lavantadan genellikle su veya buhar distilasyonu yöntemiyle uçucu yağ elde edilmektedir. Uçucu yağ randımanı sapsız kuru çiçeklerde çeşitlere göre değişmekle birlikte % 3-9 arasında değişmektedir. Dekara sapsız kuru çiçek verimi tür ve çeşitlere, iklim ve toprak koşullarına göre 100 kg ile 150 kg arasında değişir. Bereketli Olsun.
- Bitkisel Yağların Formülasyonu ve Yağlarla Karışım Hazırlamak
Hepimiz bitkisel yağlarla çeşitli karışımlar yaparak çeşitli ihtiyaçlarımıza doğal çözümler üretebileceğimizi biliyoruz. Internette binlerce web sitesi veya sosyal medya platformlarında birçok kişisel bakım önerileriyle karşılaşmışızdır. Hatta birçok çeşitli alanlarda uzmanlaşmış kişilerin önerilerini anında uygulamak için heyecanla girişimlerde bulunmuşuzdur. Kimisi saç bakımı için, cilt bakımı için, kaş, kiprik, tırnak bakımı için, dudak bakımı için, el,ayak ve vucut bakımı için çeşitli yağ karışım önerilerinde bulunarak bazı formüller öne sürmektedir. Biz de yer yer bitkisel yağlar bloğumuzda bu tür öneriler paylaşıyoruz. Fakat, bir çok uzman olduğunu iddia eden kişilerin önerileri üzülerek belirtmek isteriz ki doğru sonuçlar vermeyeceğini biz görebiliyoruz. Neden mi? Bitkisel doğal yağların, doğal yağlarla ve bitkisel yağların çeşitli kimyasallarla formülasyonu bilimsel veriler neticesinde yapılması gereken bir alandır. Her zaman dediğimiz gibi bitkisel yağlarda bulunan yağ asitleri ve bitkisel yağlara tutunmuş diğer bileşenler birbirleriyle karışırken veya çeşitli kimyasallarla formülüze edilirken reaksiyon göstererek farklı bileşenler ortaya çıkarabilmektedir. Bu olayı örneklendirecek olursak; Doymamış yağ asitlerinin yapısında yer alan etilen bağı (-CH=CH-) kolaylıkla hidrojenle yada halojenlerle doyurulabilir. Doymamış yağ asidi doymuş hale geçer. Yada çift bağ oksidasyonla açılarak yeni ürünler oluşabilir. Oleik asit oksitleyici olarak potasyum permanganat (KMnO4) kullanıldığında ve düşük ısıda, çift bağına 2 OH grubu eklenerek, dihidroksi stearik aside dönüşür. Oksidasyon ilerler ve ısı yükseltilirse molekül daha çok oksitlenir. Bunun sonucunda dihidroksi stearik asit bir molekül su kaybeder ve çift bağın olduğu yerden parçalanır. Böylece azelaik asit ve pelargonik asitler oluşur. Veya bitkisel yağların formülüze edilmesinden sonra uygun ortamda muhafaza edilmemesi durumunda yağ içeriğindeki doymamış yağ asitlerinin moleküler oksijenle oksitlenmeleri ve çift bağlara O2 girmesi ile çeşitli gruplar ortaya çıkar. Otooksidasyon veya acılaşma olarak bilinen bu olayda oluşan ve yağıda istenmeyen tad, görünüm ve koku oluşturan bileşikler peroksit, epoksit, ketohidroksit gibi gruplardır. Bu grupların özellikle yüksek ısılarda parçalanmaları ile çoğunlukla asit ve aldehitlerden oluşan değişik ürünler oluşur. Yukarıda belirttiğimiz tepkimeler yanı sıra, çeşitli uçucu yağlarda bulunan bazı bileşenler de sabit yağlardaki yağ asitlerini inhibe edebilmektedir. Bu sebeplerle bitkisel sabit yağlarla veya uçucu aromatik yağlarla formülizasyon uzman kimseler tarafından bilimsel veriler ve yapılan ar-ge faaliyetleri neticesinde hazırlanmalıdır. Yani internette dolaşırken rastladığımız birçok yağ karışımının belirtilen etkiyi göstermesi mümkün değildir. Üzülerek belirtmek isteriz ki, yukarıdaki paylaştığımız bilimsel çalışma neticelerinden de anlaşılacağı gibi yağları yağlarla formülize etmek uzman tecrübeli tüzel kişilikler tarafından veya yağlar alanında binlerce çalışma neticesinde sonuçlar elde etmiş kişilerle yapılması ancak mümkündür. Aksi takdirde onlarca çeşit birçok farklı bileşen ihtiya eden tüm yağları karıştırarak süper bir kompleks elde edilebilirdi. Bitkisel yağlarla formül hazırlamak haylice bilimsel bir alan olduğu gibi çok da zor bir alandır. Bu yüzden siz değerli tüketicilerimizi bu hususda bilgilendirmek isteriz.
- Bitkisel Yağların Fiziksel Özelliklerine Göre İsimlendirilmesi (Sabit Yağlar - Uçucu Yağlar)
Birçok yerde rastlandığı üzere bitkisel yağlar uçucu yağlar ve sabit yağlar şeklinde ayrılarak arz edilmektedir. Peki, bitkisel yağların uçucu veya sabit yağ ayırdımı neye dayanarak, nasıl yapılmaktadır? Bitkisel Yağ asitlerinin fiziksel özellikleri karbon zincirinin uzunluğuna göre ve molekül dizilimindeki çift bağ yapısına göre belirlenmektedir. Karbon sayısı 10 karbona kadar ihtiva eden yağ asitleri adı ısıda sıvı formdadır ve uçucu özelliğe sahiptir. Bu sebeple uçucu yağlar diye isimlendirilmektedir. Daha fazla sayıda karbona sahip olanlar (12:0 ve daha büyük zincirli doymuş yağ asitleri) vucut sıcaklığında katıdır. Bunların erime noktaları molekül ağırlığının artması ile yükselir. Bilinen bütün doymamış yağ asitleri oda ısısında sıvıdır. Çift bağ sayısı arttıkça daha düşük derecelerde de sıvı kalabilirler. Örn. 18:2 doymamış yağ asitleri 0 ° C de sıvıdır. Doymamış yağ asitleri taşıdıkları çift bağlar sayesinde yüksek reaksiyon yeteneğine sahiptir. Karbon sayıları 10 dan fazla çift bağa sahip yağ asitlerinden oluşan bitkisel yağlar ise sabit yağlar olarak isimlendirilmektedir. Özetle bitkisel yağlardaki uçucu ve sabit yağlar isimlendirilmesi karbon sayılarının neticesindeki ısı karşısındaki fiziksel hallerine göre sınıflandırılmıştır.
- Lipidlerin Sınıflandırılması
Lipidler birden fazla şekillerde sınıflandırılabilir. Yapılarına bakılarak; Basit Lipidler, Bileşik Lipidler, Türev Lipidler, olmak üzere 3 grupda sınıflandırabiliriz. Burada lipidlerin %50'lik alkolde hazırlanan KOH çözeltisiyle hidroliz olup olmamalarına yani sabunlaşıp sabunlaşmadıklarına göre 2 sınıfa ayrılması esasına dayanan sistem kullanılmıştır. Basit veya bileşik lipitlerin hidrolize olmaları sonucunda oluşan, lipid özelliği gösteren maddeler ise türev lipidler olarak gruplandırılmıştır.
- Yağ Asitlerinin Fiziksel Özellikleri
Yağ asitlerinin hem fiziksel hem de fizyolojik özellikleri karbon zincirinin uzunluğuna ve moleküldeki çift bağların sayısına (yağ asidinin doymamışlık derecesine) bağlıdır. Karbon sayısı düşük olan (10'a kadar) yağ asitleri adi ısıda sıvı ve uçucudur. Daha fazla sayıda karbona sahip olanlar (12:0 ve daha büyük zincirli doymuş yağ asitleri) vucut sıcaklığında katıdır. Bunların erime noktaları molekül ağırlığının artması ile yükselir. Bilinen bütün doymamış yağ asitleri oda ısısında sıvıdır. Çift bağ sayısı arttıkça daha düşük derecelerde de sıvı kalabilirler. Örn. 18:2 doymamış yağ asitleri 0 ° C de sıvıdır. Doymamış yağ asitleri taşıdıkları çift bağlar sayesinde yüksek reaksiyon yeteneğine sahiptir. 2-4 karbonlu yağ asitleri, asetik, propiyonik ve bütirik asitler her oranda su ile karışımlarına karşılık, karbon sayısı arttıkça suyla karışma yetenekleri azalır. Karbon sayısı 10'dan fazla olanlar doymuş yağ asitleri suda hiç erimezler. Pratikte doğal açilgliseroller kendilerinin fonksiyonel rollerine uyacak şekilde biçimlenmiş yağ asidi karışımlarını içerirler.Örneğin bütün çevresel ısılarda sıvı olması gereken membran lipidleri depo lipidlerden daha fazla doymamış yağ asidi içerirler. Soğukla karşılaşan dokularda, ör. Kutuplarda yaşayan veya kış uykusuna yatan hayvanlarda veya hayvanların ekstremitelerinde bulunan lipidler daha fazla doymamıştır. Yani soğuk bölgelerde yaşayan canlıların membran lipidlerinde daha çok doymamış yağ asitleri bulunmasına karşın sıcak bölgelerde yaşayan canlıların membran lipidlerinde doymamış yağ asitleri bulunur. Doymuş yağ asitleri oranı fazla olan gliseridler ise katıdır. Doğal olarak bulunan uzun zincirli doymamış yağ asitlerinin hemen hemen hepsi sis konfigürasyondadır (Açil zincirleri söz konusu çift bağın aynı tarafında ise bu bileşik sis'tir denir. Birbirlerinin karşı tarafında iseler trans konfigürasyonda olur). Ancak, doymamış yağ asitlerinde çift bağın yerinin değişmesiye izomerler türerse de daha çok görünen izomer şekli, çift bağın etrafındaki dizilişe bağlı olarak ortaya çıkan cis ve trans izomerlerdir. Örneğin oleik asidin erime noktası 13 ° C ve cis şeklindedir.












